Evet cok uzun zamandır yazamıyorum, 6 Ekim'den beri elim bir türlü klavyeye gitmiyor. düşünüyorum düşünüyorum bırakıyorum. İçimden birsey yazmak gelmiyor.. Bu blogu tutmaya başladığımda aklımın ucundan geçmezdi böyle bir yazı; ama hayat işte.....
Bu çok büyük bir boşluk...
İnsan ölümü kabul edemiyor..Mantığın da kalbin de reddediyor..Fotograflarına bakıyorum kanlı canlı bize gülümsüyor, sanki hiçbirsey olmamıs gibi evdeymiş gibi..
Hemen hemen her haftasonu Anadolu yakasına annemlere geçiyorum, babamı da göreceğim hepberaber kahvaltı yapacağız düşüncesiyle gidiyorum sonra dank ediyor kafama..
Telefonu alıyorum elime hızlı aramalarda "babacığım " diye kayıtlı ama nafile arasam da ulasamıyorum..
Televizyonda baba-kız ilişkisi görsem gözlerim doluyor..Dede-torun görsem içim cız ediyor..Tuna için dedesi dedesi için de Tuna bir taneydi, O'na açıklamaya çalıstıgımızda da "ama O'nu en çok ben seviyordum" dedi..
Babam çok iyi bir baba, çok iyi bir eş ve çok iyi bir dedeydi..Çocukken ablamla dondurma yemek isterdik, arabayla eve donerken baba lütfen lütfen diye arkadan kıkırdardık babam da hiçbirsey soylemezdi biz heyecanla beklerdik ve babam evin tam köşesine geldiğimizde hafiften gaza basar devam ederdi aman allahım biz ne sevinirdik arkada..Her bayram alışverişe çıkardık çorabımıza tokamıza kadar takım alırdık, çarşıya babamın da özellikle gelmesini isterdik çünkü karar veremedin mi ya da ikisini de çok mu beğendin hiç itiraz yok ikisini de alırdık.. Karneleri alınca doğru gururla bankaya babamın yanına akşama da hepberaber Et Lokantasına yemeğe.. Babam sabahları erkenden uyanırdı, kalkar bize kahvalti hazırlardı, biz yiyemedikçe de salatalık yiyin istahınız açılır derdi; sonrasında da önce annemi sonra da bizleri okula bırakır işe giderdi. Herzaman bizim önümüzde arkamızda oldu, hiçbir zaman desteğini sevgisini bizden esirgemedi. Çaktirmamaya çalışsa da en ufak sorunumuzu bile kendine dert eder uykuları kaçardı. Sabah erken mi kalkman gerekiyor babam uyumaz uyuyakalırız diye erkenden kaldırırdı bizi. İş yaparken ıslık çalar, hafif cakırkeyifken de sarkı söyler gibi konuşurdu..Herzaman aklı fikri annem ve bizdik sonradan Tuna da eklendi tabii..Biraz hastalansa hemen arar sorar aman dikkat edin diye sıkı sıkı tembihlerdi. Tuna diyince akan sular dururdu; Tuna'nın çok sevdiği bir corn flakes'ı bulmak için elinde kağıt market market dolaşmıstı..Tuna mı gelecek hemen eve kutu kutu sütler, organik yumurtalar alınırdı. Kokosu da hazır edilirdi, koko'yu da dedesinden ögrendi, babam küçükken çikolataya koko dermiş Tuna'ya da öyle öğretti, ben kızıyorum diye gizliden gizliye alırdı kokoları, ama kıyamazdım babama o kadar hevesli olurdu ki her seferinde tamam hadi yemekten sonra verelim diye anlasırdık.
Babam herkesin sahip olmak isteyeceği harika bir babaydı..Yerini doldurmak mümkün değil, yokluğunun acısı her zaman içimizi yakacak..
Şimdi babamızın bize ögrettiği yoldan gitmeye O'na layık evlatlar olmaya çabalamaya devam edecegiz. Mekanın cennet olsun, nurlar içinde yat canım babam benim...seni çok çok seviyoruz ve özlüyoruz..
O, babalarin en hası,eşin en iyisi, gösteremese de en duygusalı ,dedelerin bir tanesi idi.NEREDESİN CANIM? NURLAR İÇİNDE YAT.SENİ ÇOK ÖZLÜYORUZ.
YanıtlaSilevet annecim ya en ufak birseye gözleri dolardı da farkettirmezdi..biz hastalanınca da nasıl merak ederdi..bankada bana igne yapılırken nasıl sıkardım elini babamın ısırttırırdı bile..canım benim nurlar içinde yatsın..
Sil