Şansımıza normalde maximum 8 saat süren yol o gün 14 saat sürü ve biz sadece 1 kere mola vermemize rağmen Samsun'a gece yarısı varabildik.
Tuna heyecanla bisikletine kavuşma anını beklediğinden eve girer girmez bisiklet sormaya başladı; bisiklet balonlarla süslenmiş şekilde çıktı piyasaya.. Hemen kaskını, kolluklarını ve dizliklerini takıp bisikleti evde denedi mutlu mesut.
Akşam babası takıldı ben de binicem senin bisikletine diye sabah gözünü anne babam bisikletime biner mi sorularıyla açtı. Kahvaltıdan hemen sonra çıktılar tura.
Bayram sabahı şen şakrak yaptık hep birlikte kahvaltımızı. Anneannem artık bayramlarda bizde olduğundan herkes bayramlaşmaya bizim eve geldi.
Bayram soframız annemin leziz çok leziz yemekleriyle çok keyifliydi.
Kuzenler ve kuzen çoçukları çoluk çombalak birlikteydik.
Deniz ve hava da Samsun şartlarına göre yüzümüze güldü, hemen hemen hergün kumsalda oynadık. Deniz tam Tuna'ya göreydi; sığ ve sıcak:)
buyrun gözler odaklanmış halde flüt çalan bizim köyün kavlacısı :)
Bahçede bol bol keyif yaptık; akşamüstü güneşiyle kitap okuduk..
Tek sıkıntımız Sidomuzu biraz erken göndermek zorunda oluşumuzdu. Bu da Sido'yu yolcu ettiğimiz sabahtan bir kare..Denizkenarı muhteşemdi..
Bu güzel manzaranın sonrasında da bardaktan boşanırcasına yağmur yağdı..Ama ben yazlığı yağmur yağdıgında da çok seviyorum, hele sonrasındaki toprak kokusu..
Gelirken çektiğimiz çileden sonra gözümüz korktu cumartesi dönmeye karar verdik. Gelmesi çok güzel oluyorda şu dönüşler beni her zaman ağlatıyor. Bu sefer anneannemden ayrılmak bana çok zor geldi..Öptüm öptüm pamuk ellerinden gözlerimden yaşlar akmaya başlayınca da bana öyle bir baktı ki anlayamadı da neden ağladığımı içimi sızlattı :( canım anneannem benim tatlı pamuk anneannem seni çok çok çok seviyorum..Çocukların anneanne-babaanne ve dedeleriyle birşeyler paylaşarak o sevgiyi tadarak büyümeleri kadar güzel birşey yok sanırım yeryüzünde. Anneanne evinin kokusu, keyfi mis mis..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder