19 Eylül 2012 Çarşamba

okullu mu olduk..

Geçen hafta 10 Eylul'de Gelincik Anaokulu'yla okul dönemini açmış olduk bizde :)
İlk gün heyecanlıydı Tuna için, bir yandan okulun cazibesi, oyuncaklar, boyalar hoşuna giderken diğer taraftan da ağlayan çocuklar endişesini artırdı ama yanında biz olduğumuz için problem yaratmadı..
geçen hafta günde sadece 2 saat okula gittik. İlk gün kahvaltı yapmadan gittiği için karnı acıktı biraz da sıkıldı 2 saati doldurmadan öğretmenimize yarın da geleceğimize dair söz vererek çıktık. İkinci gün zor kalktı yataktan mızmızlandı okula gitmemek için.. hapşurunca da anne baksana hasta oluyorum galiba okula nasıl gidicem ki demez mi :) daha ikinci günden okula gitmemek için bahane uydurmaya başlarsa yandık  biz..
Geçen hafta bu şekilde sakin geçti diyebiliriz ama aynısını bu hafta için söyleyemeyecegim..


Dün normal okul mesaimiz başladı; sabah üçümüz okul yolunu tuttuk; ama bizimki gene ben okula gitmicem ben sizinle işe gelicem diye başladı mızırdanmaya..okula girdik arkadaşları kahvaltıya oturmuştu bizde çantamızı sınıfa koyduk geldik yemekhaneye Tuna'yı arkadaşlarının yanına oturttum ortalık karışık çocuklar ağlıyor anne babalar kapıda bekliyor..ben de çıkmaya niyetlendim ama orada film koptu, Tuna da başladı ağlamaya zorla bıraktım çıktım ama bu sefer ben de başladım..Çok zoruma gitti Tuna'mı orada öylece bırakıp çıkmak..
bugun de zorla gitti okula; bu sefer babası götürdü benim yüreğim dayanmadı zaten bana daha çok naz yapıyor..babası ayrılırken de çok ağlamıs ama bakalım nasıl alısacak.
buarada ögretmeni eline geçen hafta elinin üstüne yıldız yapmıs söz dinledi diye amann o yıldız bir kıymetli bir kıymetli sormayın gözü sürekli orada..anne çıkar mı?? anne biraz çıktı mı sanki?? aa bak belirginleşti..
bir yıldız da koluna alacakmış oyle diyor :)

5 Eylül 2012 Çarşamba

Okula adım adım

Haftaya pazartesi Tuna anaokuluna başlıyor. Baştan pek hevesli değildi ben okula gitmem benim antremanım var maçım var diye okula gitmeyi reddediyordu. ama geçen hafta babasıyla okulu ziyarete gittiğinde durum biraz değişti, baktı ki etraf oyuncak kaynıyor okula gidicem demeye başladı..
Cumartesi günü okul için vesikalık çektirmeye gittik ama burnumuzdan geldi, zavallı fotografçı neler yapmadık ki Tuna'yi ikna etmek için ama olmadı.. zorla biriki kare yakladı da oradan yaptırdık..
bize de günün  hatırası olsun diye asagıdaki kolajı hazırlamış çok da güzel olmuş :)

4 Eylül 2012 Salı

Samsun'da Bayram

Bayram için Samsun'a annemlerin yanına gittik.. Yılda sadece bir kez Samsun'a gittigimizden hepimiz çok heyecanlıydık. Tuna biz daha İstanbul'dan çıkmadan sormaya başladı anne geldik mi? yaklaştık mı diye ?
Şansımıza normalde maximum 8 saat süren yol o gün 14 saat sürü ve biz sadece 1 kere mola vermemize rağmen Samsun'a gece yarısı varabildik.
Tuna heyecanla bisikletine kavuşma anını beklediğinden eve girer girmez bisiklet sormaya başladı; bisiklet balonlarla süslenmiş şekilde çıktı piyasaya.. Hemen kaskını, kolluklarını ve dizliklerini takıp bisikleti evde denedi mutlu mesut.
Akşam babası takıldı ben de binicem senin bisikletine diye sabah gözünü anne babam bisikletime biner mi sorularıyla açtı. Kahvaltıdan hemen sonra çıktılar tura.
Bayram sabahı şen şakrak yaptık hep birlikte kahvaltımızı. Anneannem artık bayramlarda bizde olduğundan herkes bayramlaşmaya bizim eve geldi.


Bayramın birinci günü kuzuyu arı soktu, kuzenimin oğluyla bahçede oynuyorlarken can havliyle öyle bir bağırdı ki kolum acıyor diye biz de ne olduğunu anlamadık. Tisörtünun kolunda arıyı görünce anladık ne olduğunu..Bayram çok güzel geçti..

Bayram soframız annemin leziz çok leziz yemekleriyle çok keyifliydi.



Kuzenler ve kuzen çoçukları çoluk çombalak birlikteydik.


Deniz ve hava da Samsun şartlarına göre yüzümüze güldü, hemen hemen hergün kumsalda oynadık. Deniz tam Tuna'ya göreydi; sığ ve sıcak:)


buyrun gözler odaklanmış halde flüt çalan bizim köyün kavlacısı :)


Bahçede bol bol keyif yaptık; akşamüstü güneşiyle kitap okuduk..

Tek sıkıntımız Sidomuzu biraz erken göndermek zorunda oluşumuzdu. Bu da Sido'yu yolcu ettiğimiz sabahtan bir kare..Denizkenarı muhteşemdi..


Bu güzel manzaranın sonrasında da bardaktan boşanırcasına yağmur yağdı..Ama ben yazlığı yağmur yağdıgında da çok seviyorum, hele sonrasındaki toprak kokusu..



Gelirken çektiğimiz çileden sonra gözümüz korktu cumartesi dönmeye karar verdik. Gelmesi çok güzel oluyorda şu dönüşler beni her zaman ağlatıyor. Bu sefer anneannemden ayrılmak bana çok zor geldi..Öptüm öptüm pamuk ellerinden gözlerimden yaşlar akmaya başlayınca da bana öyle bir baktı ki anlayamadı da neden ağladığımı içimi sızlattı :( canım anneannem benim tatlı pamuk anneannem seni çok çok çok seviyorum..Çocukların anneanne-babaanne ve dedeleriyle birşeyler paylaşarak o sevgiyi tadarak büyümeleri kadar güzel birşey yok sanırım yeryüzünde. Anneanne evinin kokusu, keyfi mis mis..